Dönüş

 Uzun süre boş sayfaya bakıp durdum, nasıl başlayacağımı bilemedim çünkü.
Aslında blog yazmak ta yemek yapmak gibi, pratik yaptıkça daha kolay ilerliyor işler..
Baktım yazmayalı neredeyse 1 sene olmuş.

2016'dan bu yana yaşadıklarımı az çok biliyorsunuz. 
Antalya sayfası kapandı, 11 yıl sonra yeniden İzmir'e dönüldü.
Yeniden atölye kur, ev taşı, oğlanın eğitim işlerini ve düzen ayarla derken 2 yıl geçti.

Benim gibi "yeniden başlayanlar" var mı aramızda bilmiyorum ama beni en iyi onlar anlar:şu 2 yıl nasıl geçti, anlamadım..sanki bir rüzgar çıktı, oradan oraya sürüklendim, bir yerlere tutunup güvende olmaya çalıştım, "rüzgar bir dinsin de herşeyi yoluna koyayım, kafamdaki düzene geçeyim" dedim..hala da bu sürüklenme devam ediyor, entresan bir geçiş dönemindeyim.

Hani "yeni blog" Instagram ya, onun üzerinden konuşayım: Instagram'da eskisi kadar sık paylaşım yapmamamın sebebi bu aralar yaşadıklarım ya da sürüklenişim değil, çünkü ben zaten paylaştığım fotoğraflar için çok uzun zaman harcamadığım -daha doğrusu harcamayı tercih etmediğim- için Instagram'da paylaşım benim için çok daha kolay..

Sebep sadece şu:6 yıl önce ilk fotoğrafımı paylaştığım Instagram'da artık çok daha farklı bir profil var, biraz bundan sıkıldım. Samimiyet ve güleryüzü laubalilikle karıştıranlardan, kısa süre aralıklarla 2 doğum yapmış genç bir kadına bile "ayı" diyen hadsizlerden, kendi kalıbına uymayan herkese gizli hesaplarından hakaret eden zavallılardan, size akıl vermeye ya da ayar çekmeye çalışan birtakım hitabet adabından yoksun  insanlardan, kendilerini olmadıkları biri gibi gösterenlerden bıktım, hayat enerjimi emdiklerini hissettim, bu sebepten bir ara vermek istedim. Zaten bu yazıyı blogta paylaşmayı tercih etmemin sebebi de bu galiba, burası daha seviyeli, daha samimi, gerçekten okumaya vakit ayıracak birileri burayı tercih ediyor.

Sosyal medyaya harcadığım zamanı azaltınca -aslında günlük içerik üret, doğru fotoğrafı çekmeye çalış, iyi ışık bekle, yorumlara ve mesajlara cevap ver, vs. derken ciddi bir mesai- çok güzel filmler izledim, keyifli kitaplar okudum, yeni insanlar tanıdım, nefis müzikler dinledim, dostlarıma ve aileme daha fazla vakit ayırıp yeni yemek tarifleri denedim, atölye için yeni projeler ürettim. Ve farkettim ki bu beni daha huzurlu kıldı, daha iyi ve "doymuş" hissettirdi, bu aralar böyle birşeye ihtiyacım varmış, net.

Şimdilerde enteresan bir dönemdeyim, sürükleniyorum diyorum ya, şarkıyı da o yüzden farkında olmadan seçtim sanırım.. "götürün beni dünyanın diğer ucuna, götürün beni harikalar diyarına" diyor..şöyle bir rüzgar beni ailem ve tüm sevdiklerimle beraber şu görsellerdeki yerlere sağlıkla ve hayırlısıyla sürüklese hiç şikayet etmem sanırım:)

Ezé, Fransa
Colmar, Fransa
Annecy, Fransa
Perpignan, Fransa
Toulouse, Fransa

*Fotoğraflar Google görselleridir.


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cam balkona perde ama nasıl?

Fırından öte: AGA

Evde kaç tuvaletiniz var?