Kayıtlar

Nisan, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sağlıklı yaşam

Resim
Bugün biraz daha şu beslenme konusuna devam etmek istiyorum...umarım sizi sıkmamıştır. Yaklaşık son iki yıldır sağlıklı beslenmeyle ilgim kızartmaları hayatımdan çıkarmak, hamurişini azaltmak, eve abur cubur sokmamak, fast food restoranlarına gitmemekle sınırlıydı. Hatta birara şu İtalyan amcanın Roma'da açılan Mc Donald's'a tepki olarak başlattığı "Slow Food/Yavaş Yemek" akımını da takip eder olmuştum. O zamandan beri fast food satılan yerlere neredeyse uğramıyorum diyebilirim. Fakat son zamanlarda yukarıdakilere ilave, bir de evde yoğurt yapımı başladı:) Çok yakın bir aile dostumuzun bizler için her hafta temin ettiği köy işi sütü saatlerce kaynatıp, bundan yoğurt yapıyoruz:) Yanında gelen yumurtalar da bonusu:) Önce tadı biraz ekşimsi diye yadırgamıştım fakat sonra birden aklıma şu düşünce düştü: "marketlerde satılan yoğurtlara kimbilir ne kadar katkı maddesi ilave ediyorlar ki, o yoğurtlar bozulmadan 15 günden fazla muhafaza edilebiliyor?" İşte

Herşey zamanında

Resim
Semt pazarlarını sever misiniz? Ben çok severim. Her ne kadar bazı manavlar -ne yazık ki ülkemizde çok dikkat edilmez- ürünleri çok şık ve albenili bir şekilde sunsalar da, pazarı hiçbirşeye değişmem:) Evimin hemen 200 metre ilerisinde semt pazarımız var. Burası "Sosyete Pazarı" olarak ta anılır, zira kıyafetinden, sebzesine, mutfak eşyasından, dekorasyon malzemelerine kadar herşey mevcut. Fakat gerçek olan birşey var ki, buradaki çeşidi -enginardan, deniz börülcesine, hatta kuşkonmaza kadar- başka hiçbir semt pazarında bulamazsınız Antalya'da. Bu haftaki pazar maceram öncekilerden biraz farklıydı. Uçakta okuduğum bir röportaj aklımda, devamlı tornadan çıkmış gibi görünen sebze/meyvelerden kaçarak geçti. Ner'de yamuk yumuk sebze/meyve var, onları aradım, durdum. Şimdi kuracağım cümle sebebiyle sakın bana uzaylı gözüyle bakmayın: İbrahim Saraçoğlu'nun kim olduğunu yeni öğrendim ben...ve artık sabahları yayınlanan bazı kadın programlarının o kadar da köt

Küçük balkon kabusunuz olmasın!:)

Resim
Antalya'ya geldiğim ilk sene en şaşırdığım olaylardan biri, neredeyse bir oda büyüklüğünde inşaa edilen balkonların kullanılmıyor olmasıydı:/ Sonra yazın o nemli, bunaltıcı sıcağını görünce neden balkonlarını kullanmadıklarını anlamış oldum ama şu an en güzel zamanını yaşıyor Antalya, yine balkonlar boş, anlamıyorum.. İzmir'de durum farklıdır: insanlar -abartmıyorum- neredeyse balkonda yaşarlar. Balkonda yemek yer, balkonda çay keyfi yapar, balkonda çiğdem yer, hatta bir de yan balkondaki komşuyla muhabbet ederler:)) Üstelik balkonlar Antalya'daki kadar çok büyük te değildir.. Bizde ne yazık ki dış cephesi bu kadar güzel olan binalar parmakla sayılacak kadar az...bu sebepten, önce dış cepheleri de harika görünen balkonlar göstermek istedim size..maksat içimiz açılsın:) Farkında mısınız, balkonların hepsi küçük...tabii ki özellikle seçtim!:) Balkonunuz küçükse üzülmeyin, herşeyin bir çaresi var...önemli olan, küçük te olsa, bulunduğunuz mekanı akıllı seçimlerle yaşanabilir

Bahar temizliği şenlikleri ve alışveriş manzaraları:)

Resim
Buraya yazmayalı neredeyse 1 hafta olmuş. İnanın keyfimden değil, elimde olmayan sebeplerden dolayı kısa bir seyahat, ardından da evde yapılması gereken işler vardı. Aslında dün akşamüzeri bir nefes almaya imkanım oldu, işte o ara yazmaya niyetlendim ancak alışveriş sonrası sevdiğim arkadaşlarıma rastladım, kahveye davet ettiler. Evinin o kadar güzel ve keyifli bir manzarası var ki, içimden "aman be Ayşe, şimdi burada bir kahve keyfi yapmak varken, eve kapanmak ta neyin nesi, yarın yazarsın!" diye söylenip anında manevra yaparak arkadaşın evinin yolunu tuttum. Umarım bu güzel görüntüyü gördükten sonra beni bağışlamışsınızdır:) Birkaç gün önce Antalya'yı yağmurlu bırakmıştım ancak geri döndüğümde farkettim ki buralara yaz gelmiş.. Gündüz İstanbul'da deri ceketlerle dolaşırken gece Antalya'ya vardığımda havalimanında şortlu tipler görmek beni önce bir şaşırttı...ertesi sabah ne olduğunu anladım, zira markete t-shirtle gitmek zorunda kaldım:) Bugün itibarıyla dur

Spontane zamanlar...

Resim
Mutlaka sizde de oluyordur: bazen o kadar dalıyoruz ki hayata ve kendimize, içinde bulunduğumuz durumun, ortamın güzelliklerinin farkına varamayabiliyoruz, görmüyoruz. Bana kalırsa Antalya Türkiye'nin en güzel şehirlerinden biri. Benim gönlümün kraliçesi her zaman İzmir tabii...İzmir'le olan bağım ayrı...İzmir memleketim, çocukluğum, dostlarım, ailem demek...İzmir sıcakkanlı insanlar demek, tanımadığın insanlarla sokakta selamlaşmak, muhabbet etmek demek...daha bir sürü şey demek benim için..bu benim İzmir'im, belki hiç bilmeyen biri ilk kez ziyaret ediyor olsa, aynı şeyleri elbette ki düşünmeyecektir. Ama Antalya için sanırım herkesin fikri aynı olur: hem yeşil, hem temiz, hem nefis bir doğası var, hem deniz yanıbaşında, hem en taze sebzelerin cenneti, hem trafiği/stresi az..liste gider böyle.. İşte ben bu doğal güzellik Antalya'da yaklaşık 8 yıldır yaşıyorum. Hemen hemen birçok yerini gezmiş olmakla birlikte, daha görmediğim pekçok yeri var. Mesela Kaş, Kalkan bu