Fırından öte: AGA

AGA fırın -aslında fırın demek haksızlık, "pişirme ünitesi" daha uygun bir kelime- denince benim aklıma gelen ilk kelime mutfak, yemek ya da pasta değil,  "haute couture" :)
Yani AGA da mutfak endüstrisinin bir Chanel 2.55'i ya da Hermes Birkin'i desek, abartmış sayılmayız:)
Eh tabii bir Chanel ya da Hermes'le karşılaştırdığıma göre fiyatları hakkında da tahminleriniz oluşmuştur:)

Hikaye 1929 yılında İsveç'te başlıyor. Nobel ödüllü bilimadamı ve mucit Dr. Gustaf Dalen, eşinin yemek yaparken ne kadar zorlandığını görünce, bu fırını geliştiriyor. Daha sonra bu üniteler ülke değiştiriyor ve İngiltere'de tarihi bir dökümhanede üretilmeye devam ediliyor.

Bu ünitelerin en büyük özelliği, 70 yıldır tasarımının hiç değişmemiş olması ve gelişen, değişen bu teknoloji çağında hala seri imalat yapmaması..Tabii tek özelliği bu değil, ısıyı çok homojen bir şekilde yayması sebebiyle pişirdiği her yemeğin süper lezzetli olması, bir su ısıtıcısından çok daha hızlı su kaynatabilme özelliğine sahip olması, fırındaki her gözün farklı amaçlarla kullanılması, vs..bu üniteyi "arzu nesnesi" haline getiren diğer etmenlerden birkaçı..

Yemek yapmayı sevip te AGA fırın sevmeyen yoktur sanırım..bence mutfakla arası olmayanların bile beğeneceği türden:)
Ve kesinlikle en çok country mutfaklara yakışıyor..
Sizce de öyle değil mi?:)










Her ne kadar çoğunluk krem ve beyazı tercih etse de, benim için kırmızı ve mavi açık ara önde gider:)



Yorumlar

  1. En sondaki turkuaz benim olabilir mi? :))

    YanıtlaSil
  2. Kitap Cumhuriyetim selam,
    Çok teşekkür ederim!:)
    Bu arada "Kitap Cumhuriyetim" güzel isim, fırsat bulunca blogunuza daha fazla göz atmak istiyorum, benim gibi bir kitapsever için güzel bir kaynak gibi görünüyor:)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Ayşegül selam,
    Mavi ve kırmızı arasında kararsız kalmıştım, ben kırmızıyı alayım o zaman, turkuaz da senin olsun:)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Ben ilk defa dudum bu AGA'yı.
    Hakkaten de pişirme ünitelerinin ağası gibi duruyor. Harika yahu, teşekkürler bu tanıtım için :-) Ben de sarı alayım gelecekte, malum sarı-beyaz mutfaklara olan düşkünlüğümden :-) Sevgiler...

    YanıtlaSil
  5. Betülcüm selam,
    Tamam, sana da bir tane sarı sipariş verelim dökümhaneye,"Dost Kahvesi"nde bu fırında pişen kurabiylerini ikram edersin bize ;)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  6. Ayşecim dikkat ettim sen mint(küf yeşili,su yeşili,limon yeşili hatta soluk yeşil diye de geçer)-beyaz uyumunu,lacivert-beyaz uyumunu,kırmızı detayları içeren birçok şeyi seviyorsun,çiniler-eski veya eskitme yapılmış dekoratif öğeler ve fransız kültürü de seçimlerini belirliyor,nasıl?:)
    Benim de beyaz-pembe-yeşil uyumuna,marin renklerine,cherry blossom/sakura/bahardalı dediğimiz öğelerin hepsine ve country tarzla döşenmiş ferah evlere zaafım var,bayılıyorum!
    Dolayısıyla sanırım 10-15bin eur civarında seyreden bu AGA fırınlardan beyaz-pembeyi içindeki eviyle birlikte talep ediyorum.
    Fırınlar harika,üstüne biraz daha koyup pastane fırın da açılabilir ama olsun.Hayaller güzel.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  7. Şebnem, pes:) İyi bir gözlemcisin, bravo!:)
    Evet mint rengini -hoş mentolün kendisine de bağımlılığım (abartmıyorum) var- beyazla çok yakıştırıyorum, beni dinlendiriyor.
    Lacivert/beyaz/kırmızı uyumunu çok seviyorum, lacivert/mavi/beyazı da acayip severim.
    Ve evet, modernle çok aram yok, eski formlar beni daha çok heyecanlandırıyor, belki bunlarla büyüdüğümden..bilmiyorum.
    Tamam beyaz/pembeli fırın ve evi de sana veriyoruz o zaman:))
    Fiyatları duyduğumuzda biz de "fırın açılır yahu bununla" demiştik:))))
    Kesinlikle, hayal kurmak güzel..
    Mutlu bir haftasonu olsun..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cam balkona perde ama nasıl?

Sanat dolu tuvalet ve banyolar