Renkli Dekorasyon

Yazan: -
Yaprak dökümleri hala devam ederken -bugün de Ahmet Mete Işıkara'nın vefat haberini duydum:/- biz artık biraz iç açıcı şeylerden bahsedelim..mesela renkli dekorasyon! :)

Sözkonusu moda ise, Türk insanı için renkler genelde siyah, beyaz, gri, kahverengi, lacivertten ibaretti, aşırıya kaçan kırmızı kullanırdı...80'li yıllarda biraz renklendiğimizi hatırlar gibiyim ama vitrinler de yeşil, turuncu, mor, mavi ayakkabı, çanta, kıyafet dolu değildi yani..

Dekorasyona gelince, sanırım milletçe rengimiz kahverengiydi...bizim ev de dahil, gittiğim evlerin hiçbirinde renkli birşey hatırlamıyorum..kahverengi ve türevleri..sanırım çocukluğum boyunca nefret etmiş olsam gerek, sonrasında dekorasyonda kahverengiden mümkün mertebe hep kaçtım diyebilirim:) Üniversite zamanı mobilyalarımız yine kahverengiydi ama tekstile dair herşey renkli olurdu odamda :) Kaderin kötü cilvesine bakın ki, yıllar sonra misafir/hobi odasındaki kanapemiz kahverengi oldu, hem de en acısından :) Tabii bu kahverengiden daralan bünyem, o kanapeyi de türlü hilelerle biraz daha açık hale getirmeyi akıl edebildi :) O odayı hala düzenlemediğim için fotoğrafları paylaşma işini sonraya bırakıyorum :)

Ben renkli dekorasyonu en çok beyazla birleştirmeyi sevenlerdenim (sanırım bu blog okurları ve beni tanıyanlar için bu çok gereksiz bir cümle oldu, evim malum:)) Kanape, masa, halı, perde..herşeyin rengarenk olması beni yoruyor..

Tıpkı şunlar gibi..
 Ama beyazla renkler harmanlandığında -hatta tarzlar da harmanlandığında- işte o zaman bana has birşey çıkıyor ortaya, çok seviyorum! :)
Eğer siz de benim gibi beyaz ve renkleri harmanlamaktan hoşlanıyorsanız, böyle basit bir örtü/ şal/battaniye bile işinizi görebilir;) Aşık oldum bu örtüye...anneme yaptırmak lazım:)
Sanırım renkli dekorasyon en çok yaza yakışıyor :)


İyiden iyiye "modern tarz düşmanı" ilan edilmemek için birkaç modern tarzda da örnekler paylaşmak istedim:) İtiraf etmeliyim ki, son görseldeki mekanın ferahlığı modern olmasına rağmen beni cezbetti :))

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cam balkona perde ama nasıl?

Yazan: -
Resim
Her ne kadar Antalya'da bir yağmur yağıp bir güneş açsa da, mağazalar geleneksel "balkon mobilyası ve aksesuarları tacizi"ne başladılar bile:) O kadar yoğun bir taciz ki, yapı marketler ve mağazalardan gelen mail ve mesajların çoğunu artık okumadan silmeye başladım:/ Bahar yorgunluğundan mıdır nedir, henüz temizlik, hazırlık, düzenleme anlamında hiçbirşey yaptığım yoktu düne kadar..Dün söylene söylene eczaneye attım kendimi..Eczacımızdan-yıllardır aynı yere giderim, gece telefon etme lüksüm bile vardır kendisine- bahar yorgunluğunu atlatabileceğim bir vitamin rica ettim, bu sabah itibarıyla kullanmaya başladım, çünkü birinin bu evi adam etmesi lazım!:) Eczane çıkışı  ilk iş balkon perdeleri araştırmasına koyuldum. Benim balkon  malum  .. Geçen sene balkon yazımda bahsetmiştim, taşındığımız gibi duruyor balkon, evde yeni olduğumuz için yıl boyunca nasıl kullanacağımı görmek istedim...hemen acele edip birşeyler yapılınca, sonra kullanmadığınız ya da kullanmakta
Devamı

Sanat dolu tuvalet ve banyolar

Yazan: -
Resim
Öncelikle sizden bir ricam var. Az sonra bahsedeceğim konuya önyargılı yaklaşmamanızı rica ediyorum:) Dün size kısaca büyük banyomdan bahsetmiştim. Bilhassa duvarların boş olmasıyla ilgili olsa gerek, çok soğuk görünüyor gözüme.. Sonra farkettik ki, yerdeki paspas çok küçük ve açık renk, duvarlar da bomboş.. İlk etapta duvarlardan birine çok yakın bir dostumun getirdiği hediyeyi asmaya karar verdim..Tam klozetin sol üst köşesine.. Aslında arkadaşım bu mumluğu balkon için almış. Ama benim balkon malum, dört bir yanı cam kaplı. Ben de o kadar sevdim ki bu mumluğu, değiştirmeye kıyamadım, banyoya asmaya karar verdim:) Akşamları mumları yaktığımda hem banyoya nefis bir koku yayılıyor, hem de ortaya çıkan görüntü gerçekten çok güzel ve huzur verici.. Ama sırf bu mumluk bile kurtarmadı banyoyu. Şimdi yeni şeyler eklemem lazım, zira lavabonun yanındaki duvar hala boş..Havluluktan itibaren hala hatırı sayılır bir alan var ve oranın bomboş durmasını sevmiyorum. Ben de buraya bir
Devamı

Fırından öte: AGA

Yazan: -
Resim
AGA fırın -aslında fırın demek haksızlık, "pişirme ünitesi" daha uygun bir kelime- denince benim aklıma gelen ilk kelime mutfak, yemek ya da pasta değil,  "haute couture" :) Yani AGA da mutfak endüstrisinin bir Chanel 2.55'i ya da Hermes Birkin'i desek, abartmış sayılmayız:) Eh tabii bir Chanel ya da Hermes'le karşılaştırdığıma göre fiyatları hakkında da tahminleriniz oluşmuştur:) Hikaye 1929 yılında İsveç'te başlıyor. Nobel ödüllü bilimadamı ve mucit Dr. Gustaf Dalen, eşinin yemek yaparken ne kadar zorlandığını görünce, bu fırını geliştiriyor. Daha sonra bu üniteler ülke değiştiriyor ve İngiltere'de tarihi bir dökümhanede üretilmeye devam ediliyor. Bu ünitelerin en büyük özelliği, 70 yıldır tasarımının hiç değişmemiş olması ve gelişen, değişen bu teknoloji çağında hala seri imalat yapmaması..Tabii tek özelliği bu değil, ısıyı çok homojen bir şekilde yayması sebebiyle pişirdiği her yemeğin süper lezzetli olması, bir su ısıtıcısından çok dah
Devamı