Mutluluğun resmi: Marc Chagall

Yazan: -
Ara Güler hayranlığımız sebebiyle, bu Babalar Günü'nde eşime bir Ara Güler kitabı hediye etmiştim.
Eşim kitaba göz atarken bir fotoğrafa takıldı, bana gösterdi: Ara Güler vakti zamanında Marc Chagall'ı (Mark Şagal diye okunur) da fotoğraflamış.

Nazım Hikmet "sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" diye sorarken Abidin Dino'ya, sanırım Chagall'ın resimleri hiç aklında yoktu:-)

Yanılmıyorsam bundan 3 sene önceydi.
İstanbul'daydık.
Kuzinimiz Türkan sayesinde öğrendik ki, Marc Chagall resimleri Pera Müzesi'nde sergilenecekmiş.
O güne dek tek resmini bile bilmiyordum Chagall'ın, daha doğrusu bilmediğimi sanıyordum, meğer yıllar önce Paris'te tanışmışız kendisiyle..Paris Operası'nın o muhteşem tavanını resmeden ressammış kendileri..

Çok uzun ve detaylı, tarihlerle dolu karmaşık bir geçmiş sunmayacağım size, zaten Google'dan herşeye ulaşabilirsiniz..Sadece diyebileceğim, Belarus'ta dünyaya gelip ressam olarak belli bir ün kazandıktan sonra, sanat çevresine daha yakın olmak için Paris'e gitmiş. Rus Devrimi'nde aktif rol almak için ilk eşi Bella ile birlikte Rusya'ya taşınmış. Ancak zamanla Sovyet sisteminin politikalarına katlanamayan Chagall, neredeyse tüm ömrünü geçireceği -ve hatta son nefesini vereceği- Fransa'ya geri dönmüş.

Resimleri gördüğüm an içime yaşama sevinci doldu, çiçekler içimi açtı, aşıkları ve canım Paris'i resmedişine hayran kaldım. Resimlerden fark ettim ki, mutlu bir adam; sonradan araştırdığımda mutlu bir çocukluk geçirdiğini öğrendim.

Bu kış Aralık ayında eşimle Viyana'da sevgili aile dostumuz, kardeşimiz Seda'nın rehberliğinde gezerken, Albertina Müzesi'nde bizi Chagall'ın beklediğini öğrendik! Picasso ve Monet de oradaydı ama beni en çok heyecanlandıran Chagall'la olan 2. tesadüfi randevumdu:-)
Şansıma, Pera Müzesi'nde gördüklerimden çok daha farklı tabloları ile karşılaştım Chagall'ın, yine aynı etki vardı: iyimserlik, yaşama sevinci, mutluluk, uçuşan renkler, insanlar, hayaller.."evet" dedim içimden, "Chagall benim ressamım:-)"

Resimlerini tekrar Türkiye'de görme şansımız olur mu bilmem ama ben sizler için küçük bir geçit sunmak istedim.
Bu yazıyı hazırlarken favori filmim "Le Fabuleux Destin d'Amélie Poulain" den "La Dispute" ü dinliyordum, resimlere bakarken size de iyi geleceğinden eminim..
Sizlerin de her günü Chagall resimlerindeki gibi mutluluk, iyimserlik ve yaşama sevinci ile dolu olsun!

Üstad
Ve resimleri:

Yorumlar

  1. DOREMİ16 Ekim 2012 15:35

    hoşgeldim ben..:))Chagall buluşturdu bizi mavisini seviyorum resimlerinde:))

    YanıtlaSil
  2. Smyrnetalya16 Ekim 2012 18:07

    Merhaba!
    Hoşgeldiniz!:-)
    Chagall seven biri daha..ne şanslıyım, etrafımda çoğaldınız!:-)
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. MONICA LIVAS2 Kasım 2012 02:53

    Modigliani ve Chagall en sevdiğim ressamlardır. Mutluluk demişsiniz ama bana hep hüzünlü gelir...

    YanıtlaSil
  4. smyrnetalya2 Kasım 2012 12:42

    gerçekten mi...ben de bilhassa "les amoureux/aşıklar" tablosunu gördüğümde içim aydınlanmıştı..

    YanıtlaSil
  5. emiroglu15 Mart 2018 18:56

    Şagal ile ilgili okumalar yaparken sayfanıza misafir oldum.
    Teşekkür ederim çok güzel bir anlatım ve bilgilendirme olmuş.
    Bu arada çoğu kişi şegel diye söz ettiğinden Şagal okunuşunu da
    sayenizde öğrendim. Teşekkürler.
    Şagal'dan esinlenmiş Özkan Gencer sergisi belki ilginizi çeker.
    https://www.facebook.com/pg/Kelimat.Sanat.Galerisi/photos/?tab=album&album_id=1025047664303016


    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cam balkona perde ama nasıl?

Yazan: -
Resim
Her ne kadar Antalya'da bir yağmur yağıp bir güneş açsa da, mağazalar geleneksel "balkon mobilyası ve aksesuarları tacizi"ne başladılar bile:) O kadar yoğun bir taciz ki, yapı marketler ve mağazalardan gelen mail ve mesajların çoğunu artık okumadan silmeye başladım:/ Bahar yorgunluğundan mıdır nedir, henüz temizlik, hazırlık, düzenleme anlamında hiçbirşey yaptığım yoktu düne kadar..Dün söylene söylene eczaneye attım kendimi..Eczacımızdan-yıllardır aynı yere giderim, gece telefon etme lüksüm bile vardır kendisine- bahar yorgunluğunu atlatabileceğim bir vitamin rica ettim, bu sabah itibarıyla kullanmaya başladım, çünkü birinin bu evi adam etmesi lazım!:) Eczane çıkışı  ilk iş balkon perdeleri araştırmasına koyuldum. Benim balkon  malum  .. Geçen sene balkon yazımda bahsetmiştim, taşındığımız gibi duruyor balkon, evde yeni olduğumuz için yıl boyunca nasıl kullanacağımı görmek istedim...hemen acele edip birşeyler yapılınca, sonra kullanmadığınız ya da kullanmakta
Devamı

Sanat dolu tuvalet ve banyolar

Yazan: -
Resim
Öncelikle sizden bir ricam var. Az sonra bahsedeceğim konuya önyargılı yaklaşmamanızı rica ediyorum:) Dün size kısaca büyük banyomdan bahsetmiştim. Bilhassa duvarların boş olmasıyla ilgili olsa gerek, çok soğuk görünüyor gözüme.. Sonra farkettik ki, yerdeki paspas çok küçük ve açık renk, duvarlar da bomboş.. İlk etapta duvarlardan birine çok yakın bir dostumun getirdiği hediyeyi asmaya karar verdim..Tam klozetin sol üst köşesine.. Aslında arkadaşım bu mumluğu balkon için almış. Ama benim balkon malum, dört bir yanı cam kaplı. Ben de o kadar sevdim ki bu mumluğu, değiştirmeye kıyamadım, banyoya asmaya karar verdim:) Akşamları mumları yaktığımda hem banyoya nefis bir koku yayılıyor, hem de ortaya çıkan görüntü gerçekten çok güzel ve huzur verici.. Ama sırf bu mumluk bile kurtarmadı banyoyu. Şimdi yeni şeyler eklemem lazım, zira lavabonun yanındaki duvar hala boş..Havluluktan itibaren hala hatırı sayılır bir alan var ve oranın bomboş durmasını sevmiyorum. Ben de buraya bir
Devamı

Fırından öte: AGA

Yazan: -
Resim
AGA fırın -aslında fırın demek haksızlık, "pişirme ünitesi" daha uygun bir kelime- denince benim aklıma gelen ilk kelime mutfak, yemek ya da pasta değil,  "haute couture" :) Yani AGA da mutfak endüstrisinin bir Chanel 2.55'i ya da Hermes Birkin'i desek, abartmış sayılmayız:) Eh tabii bir Chanel ya da Hermes'le karşılaştırdığıma göre fiyatları hakkında da tahminleriniz oluşmuştur:) Hikaye 1929 yılında İsveç'te başlıyor. Nobel ödüllü bilimadamı ve mucit Dr. Gustaf Dalen, eşinin yemek yaparken ne kadar zorlandığını görünce, bu fırını geliştiriyor. Daha sonra bu üniteler ülke değiştiriyor ve İngiltere'de tarihi bir dökümhanede üretilmeye devam ediliyor. Bu ünitelerin en büyük özelliği, 70 yıldır tasarımının hiç değişmemiş olması ve gelişen, değişen bu teknoloji çağında hala seri imalat yapmaması..Tabii tek özelliği bu değil, ısıyı çok homojen bir şekilde yayması sebebiyle pişirdiği her yemeğin süper lezzetli olması, bir su ısıtıcısından çok dah
Devamı